Neil Postman'ın 1992 yılındaki kitabı "Technopoly: The Surrender of Culture to Technology"deki kavramlara bakacağız.
Araçların kullanımı:
belirli ve acil fiziksel yaşamdaki sorunları çözmek için (su gücü değirmenleri, yel değirmenleri)
sanatın, politikanın, mitin, ritüelin ve dinin sembolik dünyasına hizmet etmek (katedrallerin inşası, mekanik saatin geliştirilmesi)
Araçlar kültürün saygınlığına ve bütünlüğüne saldırmak için tasarlanmamıştır. Aletler davetsiz misafir değildir. Araçlar, dünya görüşü için önemli çelişkiler oluşturmaz.
Araçlar insanların geleneklerine, Tanrılarına, siyasetlerine, eğitim yöntemlerine ya da toplumsal örgütlenmelerinin meşruiyetine inanmalarını engellemez.
Teknoloji özerk olarak görülmez ve bazı bağlayıcı sosyal veya dini sistemlerin yargı yetkisine tabidir.
Samuray ve Bushido
Tanrı'dan nefret ettiren bir silah olarak arbalet
Avrupa Ortaçağında:
Hızlanmış İlerleme: Teknolojik yeniliklerin üssel bir hızla artması. Her yeni teknoloji, sonraki teknolojiyi daha hızlı geliştirmek için bir temel oluşturur.
Yapay Süper Zekâ: İnsan zekâsını aşan yapay zekânın (AI) kontrolü ele alarak kendi kendini iyileştirme ve geliştirme potansiyeli.
Öngörülemezlik: Bu aşamadan sonra toplum ve teknoloji arasındaki ilişki öngörülemez hale gelir; insan anlayışını aşan değişiklikler yaşanabilir.
Olumlu Etkiler: İnsanlık için çözülemeyen problemlerin çözümü (hastalıkların yok edilmesi, enerji kaynaklarının optimize edilmesi gibi).
Olumsuz Etkiler: Teknolojinin kontrol edilemez hale gelmesi ve insanlığı tehdit etmesi. Örneğin, yapay zekânın insan çıkarlarını göz ardı ederek kendi çıkarlarını optimize etmesi.